HAMURSUZ TEPEYE ÇIKILDI
Muğla’daki Mevlevi, türbe ve sarnıçlar üzerinde uzun yıllardır araştırma yapan ve kitabelerini okuyan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Namık Açıkgöz, 22 yıllık hayalim dediği Hamursuz Tepe yürüyüşünü Vali Amir Çiçek, Muğla Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Serkan Öçalmaz protokol üyeleri ve vatandaşlar ile gerçekleştirdi. Metinbilim Enstitüsü Derneğinin teklifi, valilik himayesinde Menteşe Kaymakamlığı’nın organizasyonu ve Menteşe Belediyesinin desteğiyle gerçekleştirilen Hamursuz Tepesi gezisi büyük ilgi gördü.
Menteşe İlçesi Karabağlar Yaylası bitişiğinde bulunan Hamursuz Dede Türbesi’nin de yer aldığı tepeye yapılan yürüyüş iki farklı ^parkurdan gerçekleşti. Yürüyüş ve tırmanma anlamında daha profesyonel olan grup zor parkuru tırmanırken, katılımcıların büyük çoğunluğu daha düz ve riski az olan parkuru tercih etti. Vali Amir Çiçek, İl Garnizon ve Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Yavuz Özfidan, Muğla Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Serkan Öçalmaz, Menteşe Kaymakamı Zeki Arslan, Emniyet müdürü Hakan Çetinkaya, kamu kurum müdürleri ve vatandaşlar yaklaşık 45 dakikalık bir tırmanma yürüyüşünün ardından Hamursuz Tepe zirvesine ulaştı.
Menteşe ilçesinin tamamına hakim bir tepe olan Hamursuz Tepe’de tepenin isminin nereden geldiği ile ilgili bilgiyi Metinbilim Enstitüsü Derneği üyesi ve aynı zamanda Hamursuz Dede Türbesi ile ilgili araştırma yapan Prof. Dr. Namık Açıkgöz verdi. Açıkgöz, “Hamursuz Mustafa veya Mehmet Sait (14. Veya 15. Yüzyıl) bugünkü Kurbanzade camiinin ve Serpil Parkı ile Emniyet binasının olduğu yerde bulunan ilk Mevlevihane’nin mutfağın hamurunu yoğuran Mustafa veya Mehmet Sait dededir. Bu zat, ekmek hamuru yoğururken, hamura maya katmadan yoğurduğu için lakabı “Hamursuz” olmuştur.
Muğla beylerinden Süleyman Şah’ın hizmetinde bulunan saf, temiz ve dalgın biri olduğu söylenir. Hamursuz Mustafa veya Mehmet Sait, inançlı ve tasavvuf ehli bir Müslüman olarak yaşamış ve ölmüştür. Ölümünden sonra, onunla ilgili olarak anlatılan menkıbelerle, günümüze kadar adı yaşatılmıştır. Hamursuz tepesi, Türklerin eski inançlarının İslâmiyet ile iç içe geçerek yaşatıldığı bir ritüel alanı olarak günümüze kadar yaşamıştır” dedi.
MENKIBELERİ:
1) Büyük bir depremle yöre sarsılmış ama Muğla merkez Hamursuz’un himmetiyle sarsılmamış.
2) Kanuni, Rodos’un fethi için 1522 yılının 24-25 Temmuz günleri Muğla’dan geçerken, Hamursuz Dedeyle de konuşmuş ve elini kazana sokarak, bir orduya yetecek kadar ekmek hamuru yoğurmuş.
HAMURSUZ DEDE VE MEZARI İLE İLGİLİ KÜLTLER
Hamursuz Dede’nin mezarı, Hamursuz tepesi üzerindedir; yanında bir ağaç varmış; şimdi kurumuş bir de devamlı yakılan yağ Kandili varmış. Şimdi bu kandilin konduğu demir mahfaza var sadece.
Atalar kültü: Hamursuz gibi manevi yönüyle etkin olduğuna inanılan bir büyüğün mezarını yüksek yerlere yapmak ve ziyaret etmek, eski Türklerdeki atalar kültünün kalıntısıdır.
Dağ kültü: Mezarın bir dağ başında olması, eski Türklerdeki dağ kültüne işarettir.
Ağaç kültü: Eski Türklerde ağaç kutsaldır ve ulu kişilerin kabirleri başına bu yüzden dikilirdi.
Ateş kültü: Eski Türklerde ateşten korkulur ve kutsal sayılırdı fakat öteki dünyayı aydınlatması için ulu şahsiyetlerin kabirlerinin başında kandil yakılırdı. Bu şimdi mum yakmaya dönüşmüştür. Kandil yakılamayan mezarlarda, mezar taşına kandil motifi işlenmiştir.